Telefon
WhatsApp

Sık Hastalanan Çocuk

Sık Hastalanan Çocuk

Sık Hastalanan Çocuk

Sık Hastalanan Çocuk

Bazı çocuklar okulların açılması ve kış dönemine girilmesi ile birlikte çok sık enfeksiyon geçiriyor. Çocukların sık enfeksiyon geçirme sebebi nedir?

 

Önce sık hastalanan çocuk deyince biz hekimler neyi kastediyoruz onu açıklamakta yarar var. ‘Sık hastalanan çocuk’  dediğimizde çocukluk çağında normal kabul edilen sayıdan fazla enfeksiyon geçiren veya basit bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben beyin apsesi, kronik kulak akıntısı yada akciğer zarları arasında iltihap oluşması gibi ciddi komplikasyonlar görülen çocukları kastederiz.  Bu ‘sık hastalanan çocuk’ları olağan enfeksiyonları geçiren sağlıklı çocuklardan ayırt etmek önemlidir.  Zira özellikle bir hekim olarak bizim sorumluluğumuz, sık hastalanmanın altında yatan nedenleri açığa çıkarmak, ardından nasıl korunabileceğimizi tespit etmek ve gerekiyorsa uygun bir şekilde tedavi etmektir.

Beş yaşın altındaki sağlıklı çocuklar;   yılda 6-9 kez üst solunum yolu enfeksiyonu  geçirebilirler. Kreşe giden ve sigara dumanına maruz kalan çocuklarda bu sayı 12 ye kadar çıkabiliyor. Ancak enfeksiyon sayısı daha fazla olduğunda yada yukarıda saydığım ciddi basit bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben sık pnömoni (akciğer enfeksiyonu), sık orta kulak iltihabı yada akciğer zarları arasında iltihap oluşması (ampiyem) gibi ciddi komplikasyonlar görüldüğünde mutlaka çocuğumuzun bağışıklı sisteminde (immün sisteminde) bir hastalık olup olmadığını araştırmak gereklidir. O yüzden mutlaka bu tür ciddi olaylar yaşayan çocuklarımızın öncelikle hekimlerine başvurmaları önemlidir.

Yapılan bilimsel çalışmalar ışığında şunu söyleyebiliriz ki; sık enfeksiyon geçiren çocuklarımızın hemen hemen yarısını sağlıklı çocuklar oluşturuyor. Yaklaşık üçte birini (%30) alerjik çocuklar oluştururken, yüzde 10 nu ise gastroözefajial reflü, kistik fibrozis, doğumsal kalp hastalıkları, bronşlarda yabancı cisim gibi anatomik ya da fonksiyonel bozukluklar oluştururken geri kalan yüzde 10 ise doğuştan bağışıklık sistemi yetersizliği olan çocuklardır. Bu durumda hastalarda gerçekten bir bağışıklık (immün) yetmezliği hakkında ipucu sağlayacak yakınmalar ve özellikleri iyi bilinmeli ve gecikmeden tanı konulmalıdır.

 

Çocuğu sık enfeksiyon geçiren ebeveynlere ne gibi öneri ve tavsiyelerde bulunursunuz?

 

Sık enfeksiyon geçiren çocuğu olan ebeveynlere önerilerimi üç ana başlık altında toplayabilirim: Beslenme, çevresel faktörler ve psikolojik faktörler.

 

Beslenmede anne sütünü vurgulamak çok önemli. İlk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen ve ardından tamamlayıcı beslenme ile birlikte 1.5-2 yaşa kadar anne sütü alan çocukların daha az hastalandıklarını biliyoruz.  Yanı sıra hazır, paketlenmiş, işlenmiş gıdalardan (salam-sosis, sucuk gibi) ve şekerli gıdalardan çocuklarımızı mümkün olduğunca uzak tutmalarını öneririm. Onun yerine evde yapılmış, mevsiminde sebze, meyve tüketmelerini tavsiye ederim. İlk 2 yıl inek sütü vermek yerine, yoğurt, kefir gibi fermente gıdaları bolca beslenmeye eklemeleri çocuklarının daha sağlıklı olmalarına neden olacaktır. Zira fermente gıdalar bağırsaklarımızdaki probiyotik oranını arttırıp çocuklarımızın bağışıklık sistemini güçlendirecektir.  Bol miktarda sıvı takviyesi ve dengeli beslenmek önemlidir.

 

Çevresel faktörlere gelince; kalabalık ve havasız ortamlar hastalıkların daha çok görülmesine neden olmaktadır. O yüzden evimizi ya da kreş-okul gibi toplu ortamları sık sık havalandırmak önemlidir. Bunun yanında sigara dumanına maruz bırakmamalıyız çocuklarımızı. Zira sigara dumanına maruz kalan çocuklarda enfeksiyon riski ciddi olarak artmakta. Öte yandan evimizin yada kreşlerimizin-okullarımızın alerjik olmayan ürünlerle temizliklerinin yapılması, oda parfümü ya da kokulu temizleyicilerden uzak durmak da bir o kadar önemli. Sık sık açık havada, parklarda zaman geçirmek yani doğa ile daha çok haşır neşir olmanın çocuklarımızın bağışıklık sistemlerini güçlendirdiği gösterilmiştir.

 

Psikolojik faktörlere gelince, yapılan çalışmalardan biliyoruz ki, her türlü stres bağışıklı sistemimizi zayıflatıyor. O yüzden ebeveyn olarak çocuklarımızın psikolojik ihtiyaçlarını gözetip desteklemek savunma sistemlerini güçlendirecektir. Bu amaçla çocuklarımızın duygularını kolayca ve sansürsüz olarak ifade etmelerini cesaretlendirecek karşılıksız sevgi ve güven ortamının temin edilmesi kritik önemdedir. Yanı sıra öğrenme ve merak duygularını karşılayacak oyun ortamları sağlanması ve kendi yaşamlarında söz sahibi olabilecekleri karar süreçlerinin oluşturulması da en az beslenme ve çevresel faktörler kadar bağışıklık sistemlerini güçlendirecektir.

Özellikle kış mevsimine girerken, hastalıklardan korunmak için ne gibi önlemler almak gerekiyor?

Yapılan çalışmalarda enfeksiyonların aslında çoğunlukla solunan hava ve temas ile bulaştığını biliyoruz. Kapalı mekanların sık sık havalandırılmasından daha önce bahsetmiştim.  Özellikle atmosferde toz, kurum ya da polen yoğunluğunun nispeten az olduğu zamanlarda tercihen yağmur yağdıktan hemen sonra odaları nemli temiz hava ile havalandırmak yararlı olacaktır.  Daha önce bahsettiklerime ek olarak “el yıkamayı” eklemeliyim. Zira çoğu enfeksiyon ajanını ellerimizle bulaştırırız.  O yüzden sadece uygun el yıkama ile bile enfeksiyonlardan ciddi oranda korunmak mümkün.

Çocuklarda antibiyotik kullanımı hakkında ne söylemek istersiniz? Sık enfeksiyon geçiren çocukların her hastalıkta antibiyotik kullanmasının sakıncaları nelerdir?

Türkiye olarak ne yazık ki antibiyotik kullanma konusunda dünyada en ön sıralarda yer alıyoruz. Çocuklarda gördüğümüz enfeksiyonların büyük çoğunluğu üst solunum solu enfeksiyonudur. Bu tür enfeksiyonlar virüsler tarafından oluşturulur. O yüzden bu enfeksiyonlarda antibiyotik kullanmak gereksiz, hatta zararlıdır. Zira gereksiz antibiyotik kullandığımızda vücuttaki yararlı bakterilere de zarar veririz. Enfeksiyonların daha kolay oluşmasına zemin hazırlamış oluruz. Sadece bakteriye bağlı enfeksiyonlarda antibiyotik kullanmak gerekir. Bu durumlarda da uygun antibiyotiği, uygun dozda ve yeterli sürede kullanmak çok önemli.  Antibiyotiğin ateş düşürücü ya da ağrı kesici olmadığını vurgulamak istiyorum.  Zira ebeveyn olarak daha az antibiyotik vermek adına düşük doz ya da kısa süreli antibiyotik kullanıldığına da tanık oluyoruz. Ne yazık ki böyle durumlarda enfeksiyonu tam anlamıyla tedavi edemediğimiz gibi bakterilerin antibiyotiklere karşı direncini de artırmış oluyoruz.

Yanı sıra gereksiz antibiyotik kullanımı karaciğere ve böbreklere ve ikinci beyin olarak  adlandırılan bağırsak sistemizdeki mikrobiyotaya da zarar verir.  Bağırsaklarımızdaki mikrobiyotanın sağlıklı olması bağışıklık sistemimizin de sağlıklı olması demek.  Son yıllarda yapılan çalışmalarda bağırsaklarımızdaki mikrobiyotanın sağlıklı olmasının çocuklarımızı ve tabi ki bizleri de alerjik hastalıklardan, obesiteden ve hatta bazı otoimmün hastalıklardan koruduğu saptanmıştır.